Özgür'ce Gay

gaymmagazine@gmail.com | gaymmagazine.blogspot.com

EKRANLARDAKİ “EŞCİNSEL” TABUSU 2

Ne ilginçtir ki dün ki yazıyı daha doğrusu haberi paylaşmadan önce “ekranlarda ki eşcinsel tabusu” yazısını ben yazacaktım aslında görünce bayağı şaşırdım. Benim gibi düşündüğünden olsa gerek yazan kişi. Neyse çok iyi hatırlıyorum geçen sene yaz zamanlarıydı yine sıcak, nemli yaz günlerinden güzel ve farklı bir dizi jeneriği döndü önce,

Dünyanın (Bilinen) İlk Eşcinsel Aktivisti

Sizi dünyanın (bilinen) ilk eşcinsel aktivistiyle tanıştırmak istiyorum. Bugün, yirmibirinci yüzyılda bile bir çok insanın söyleyemediğini bundan 149 yıl önce söylemiş, söylemekle kalmamış, eşcinsel – tabi o zamanlar böyle adlandırılmıyor- hakları için mücadele vermiş bir hukukçu, seksolog aynı zamanda yazar ve şair Karl Heinrich Ulrichs.
1862 yılında önce ailesine sonra çevresine kimliğini açıklayan Ulrichs, 1867 yılında da ilk kamuya açık konuşmasını Alman hukukçular kongresinde yapmış. Kongrede eşcinselliğin bir hastalık, bir günah ya da bir suç olmadığını,

EKRANLARDAKİ “EŞCİNSEL” TABUSU

“Uyarlama” terimi daha bir sık duyulur oldu televizyonlarımızda. Öyle ki neredeyse haftanın her günü bir uyarlama diziye rastlamak mümkün. Ancak özellikle format uyarlamalarında göze çarpan konu cinsel eğilim perdesi. Umutsuz Ev Kadınları, Muck, Küçük Sırlar. Bu üç dizinin ortak paydası sadece uyarlama senaryoları değil; orjinal formatta yer alan eşcinsel karakterlerin yerli formatta bulunmaması !

Osmanlı'dan Cumhuriyet'e civelekler!

Akşam
Zenne, Altın Portakal'da 5 ödül birden alınca gözler ona çevrildi. Barda zenne olarak çalışan bir eşcinselin askerlik sorunu etrafında gelişenleri anlatan film, o dünyaya bambaşka bir pencere açtı.
Oysa Batı'da eşcinsel külliyat almış başını gidiyor... Peki bizde durum ne? Osmanlı'dan bugüne eşcinselliği nasıl yaşamış, anlatmış ve tarif etmişiz...

Evet, Osmanlı döneminde eşcinsellik daha yerleşik, daha kabullenilir bir kimliktir. 'Mahbup', Osmanlı'da eşcinsellere verilen genel addı. Aktif ve pasif eşcinsellik ayrımı da yapılmıştı.
Mahbuplar, yani eşcinsellerin pasif olanına

Sanırım ben "ASEKSÜEL'im"

Evet, evet tuhaf bir ismi duyunca ben “asosyal” mi acaba yanlış mı okudum dediğim bir ilginçte ismi var. Ama “asosyal” kavramıyla örtüşen birkaç noktası da var. Dilerseniz neden başlıkta “ben galiba aseksüelim dediği mi söylemeden önce bunla ilgili haberi okuyalım…


Kendisini aseksüel ve hetero-romantik olarak tanımlayan
Jenny Goodchild'in 22 yaşındaki Tim ile ilişkisi var.
Tim ise aseksüel değil.
Aseksüel olmak
21 yaşındaki Jenny Goodchild, İngiltere'nin Oxford kentinde okuyan bir öğrenci. Herhangi birine cinsel ilgi duymadığını söylüyor ve kendisini 'aseksüel' olarak tanımlıyor. Peki, cinselliğin her geçen gün daha çok konuşulabildiği, cinselliğe ilişkin tabuların yıkıldığı bir toplumda aseksüel olmak ne demek?

ZENNE "Fantastik tecrübe"


Eşcinsel olduğu için öldürülen Ahmet Yıldız'ın öyküsünden esinlenen 'Zenne'de rol alan Erkan Avcı: İnsanların gerçekte de eşcinsel olduğuma inanmaları, işi iyi yaptığımızı gösterir. Ama beni öyle bilmeleri kendi şizofrenileridir. Doktora gitmelerini önerir...


Eşcinsel olduğu için öldürülen ve bu haberi eşcinsel töre cinayeti olarak basına yansıyan Ahmet Yıldız'ın hikayesinden esinlenilerek yazılan 'Zenne' filminde; Yıldız'ı, Erkan Avcı canlandırıyor. Filmdeki performansıyla Antalya Film Festivali'nde 'En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu' ödülünü alan oyuncu "Gay'lik tercih değil, yaradılıştır. Ötekileştirmek yerine kabullenmeyi öğrenmeliyiz" diyor.

Renkli İnsanlarız


Bir çok insanın yaşadıklarından daha zorlu yaşarız.
En başta içimizde inkârla başlayıp hüngür hüngür ağlayarak kabul ettiğimiz duyguyla yaşarız.
Aile duyarsa diye korktuğumuz çevreden ve arkadaşlardan kaçtığımız, sakladığımız gizlice öpüştüğümüz, elini tuttuğumuz sevgiler yaşarız millet nispet yaparcasına sokaklarda neredeyse akraba olacak şekilde dolaşırken biz masumca onlara bakarız.
Deli gibi çocuk severken kendi çocuğumuz olamayacağını düşünürüz.
Renkli yaşarız asla demeyiz pembe giymem, mor takı takmam.
Bir çok erkeğim ben diyenden daha erkeğizdir.
Çünkü biliriz ki erkeklik tanımadıklarınla “yattığını” sokakta anlatmakla değil tanımadıklarını korumakla olduğunu.
Herkesten daha merhametli ve duygusalızdır.
Kedilere dayanamaz, köpeklere aşığızdır.
Renkliyizdir.
Bir kahve için oturduğumuz kafeden kahkahalar yükselir rahatsız ettiklerimizden özür dileriz.
Asla insanlık dışı bir şey yapmayız ama yapmış gibi yargılanırız.
Hayatın hazırladığı zor şartlara aldırmadan duygumuzla yaşar mantıkla iş yaparız.
İnsan ayrımı yapmazken ayrıma maruz kalır, dayak yesek te atanı suçlayamayız.
Tecavüze uğrar, satılır, uyuşturucu batağında sürünür yine de ses edemeyiz.
Renkli insanlarız.
Şu gün moda diye takılan, giyilen en erkeğim diye dolaşanın bile beğendiği bir çok  şeyi biz başlatıp ta sahiplenemediğimiz renkli insanlarız.
Nedense en temizden daha titizken herkes tiksinir.
Hayata her iki pencereden de bakabiliriz.
Erkek gibi düşünür kadın gibi konuşabiliriz veya kadın gibi bakıp erkek gibi hareket edebiliriz.
Renkli insanlarız.
Herkesle rahatça iletişim kurabilir, dinleyebiliriz ama kimseye derdimizi anlatamayız.
İşte  bunlara ve dahasına rağmen en RENKLİ İNSANLARIZ…

yazı: gay'm magazine

'CEVAP EVET İSE KAN VERMEYİN'



Türkiye'de 'kan' konusunda tek yetkili kurum olan Türk Kızılayı'nın kan bağışı sırasında dağıttığı ve doldurulması zorunlu olan “Kan Bağışçısı Bilgilendirme Formu”ndaki sorular bağışçıların tepkisine yol açtı
Kan verecek kişi ile kanı alacak hastaları korumak ve AIDS, sarılık gibi cinsel yolla bulaşan hastalıkların kan yoluyla başkalarına geçmesini engellemek için hazırlandığı belirtilen formda 37 soru bulunuyor.

'CEVAP EVET İSE KAN VERMEYİN'
Kan merkezlerinden, dağıtılan 4 sayfalık soruların doğru şekilde cevaplanması isteniyor. Habertürk'ün haberine göre; Kızılay’ın “AIDS kriterleri” adı altında sıralanan sorular arasında bulunan “Erkek erkeğe cinsel ilişkiye girdiniz mi?” sorusunun ardından “Eğer cevabınız ‘Evet’ ise lütfen kan vermekten vazgeçiniz” uyarısı yapılıyor.

TUTUKLULUK SORUSU DA VAR!
Cinsel tercihlere yönelik “Son 1 yıl içerisinde 3 günden fazla tutuklu kaldınız mı ya da böyle biriyle ilişkiye girdiniz mi?” sorusu da kan bağışçılarının tepkisine yol açıyor. Formda bağışçılardan alınan kanların her türlü teste tabi tutulacağı da belirtiliyor.
Soruların cevaplanmasının ardından kan vericisinin iş ve ikamet adresi, kimlik numarası, ev-cep telefonları ve meslekle ilgili bilgileri isteniyor.
Sorulardan bazıları şöyle:

CİNSEL PARTNERİNİZİ DEĞİŞTİRDİNİZ Mİ?

Son bir yıl içinde bir kez bile olsa cinsel eşinizi değiştirdiniz mi?
Para kazanmak için cinsel ilişkide bulundunuz mu?
Erkek erkeğe cinsel ilişki yaşadınız mı?
Prostat büyümesi, sivilce tedavisi, sedef hastalığı, kellik için ilaç alıyor musunuz?
Kulağınızı veya cildinizi deldirdiniz mi?

Formda, soruların tümünün doğru yanıtlanması uyarısı yapıldıktan sonra, “Kan yoluyla bulaşan hastalığı bildiğiniz ve bu durumu saklayarak başkasının hayatını tehlikeye soktuğunuz gerekçesiyle bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beş yüz gün adli para cezası ile karşı karşıya kalırsınız” ibaresi yer alıyor.

'Eşcinsellik' sorusuna Kızılay'dan yanıt
Kan verecek bağışçılara doldurtulan tanıma formlarının, Dünya Sağlık Örgütü ve Sağlık Bakanlığı tarafından zorunlu tutulan uygulama olduğu ifade edildi.
Türk Kızılayı’nın kan bağışçılarına doldurttuğu tanıma formlarında, tartışmalı olduğu öne sürülen bazı sorulan bugün basında yer bulmuştu. “AIDS kriterleri” adı altında sıralanan sorular arasında bulunan “Erkek erkeğe cinsel ilişkiye girdiniz mi?” sorusunun ardından “Eğer cevabınız ‘Evet’ ise lütfen kan vermekten vazgeçiniz” uyarısı yapılmasının rahatsız edici bulunduğu savunulmuştu.

Konuya ilişkin olarak Türk Kızılayı'ndan bugün yapılan yazılı açıklama şöyle:
Türk Kızılayı’nın “Güvenli ve Gönüllü Kan Bağışı Programı” kapsamında kan bağışı öncesi, bağışçılara doldurtulan tanıma formuna ilişkin, bazı basın organlarında olumsuz haberler yayınlanmıştır. “Kan Bağışından Vazgeçirten Sorular”, “Kızılay’dan Tuhaf Sorular” gibi başlıklarla yayınlanan bu haberlerin, kişi ve toplum sağlığı açısından son derece önemli olan, güvenli kan temini konusunda olumsuz algı yaratması sebebiyle açıklama yapma gereği duyulmuştur.

Türk Kızılayı, bağışçılardan aldığı kanı, dünya standartlarındaki laboratuvarlarında ciddi bir test sürecinden geçirir. Ancak, kan ürünleriyle buluşan bazı hastalıkların testler sonucu ortaya çıkmasını engelleyen, “pencere dönemi” olarak isimlendirdiğimiz bir dönem vardır. Bu dönemde, kandaki virüse yönelik antikorlar yeteri seviyeye ulaşamadığı için yapılan testte sonuç negatif çıkabilmektedir. İşte bu durumda, bir ön tanı yöntemi olarak bağışçılarımıza doldurttuğumuz formlar, güvenli kan temininin ilk aşaması olarak, hayati önem taşımaktadır.

Kan bağışçılarımıza yönelik uyguladığımız bu yöntem, Dünya Sağlık Örgütü ve Sağlık Bakanlığımızın, güvenli kan temini konusunda uluslararası standartlara uygunluk açısından zorunlu tuttuğu bu uygulamadır. T.C. Sağlık Bakanlığı’nın Kan Bankacılığına ait düzenlemelerinin yer aldığı Kan ve Kan Ürünleri Rehberi’nde kan bağışçısı seçimine yönelik esaslar yer almaktadır. Bu esaslarla hem kan bağışçılarının sağlığı hem de kanı alan tüm insanların transfüzyon yoluyla geçebilecek bulaşıcı hastalıklardan korunması amaçlanmaktadır. Bu sorgulama formundaki soruların doktor tarafından irdelenmesi yasal bir zorunluluktur ve bu formda yöneltilen sorular genel amaçla yapılan bir “anket” çalışması değildir.

Kan Bağışçısı Tarama Formunda yer alan soruların bir kısmı, kanda bulunabilecek hastalık yapabilecek virus gibi bulaşıcı etkenlere yöneliktir. Bu sorulardan bir tanesinde kan bağışçısının hayatının herhangi bir döneminde erkek erkeğe cinsel ilişkiye girip girmediği sorulmaktadır. Bu soru kişilerin cinsel kimliklerini sorgulamak amacı taşımaz ve bu kural tamamen risk değerlendirmesi üstüne uygulanmaktadır.
Kan bağışı sürecinde başka risk grupları da değerlendirmeye tutulurlar. Örneğin yasadışı uyuşturucu kullananlar ya da para karşılığında cinsel ilişkiye girenler, erkek ya da kadın olsun, HIV, Hepatit B ve C, HTLV gibi virüsleri taşıma riskleri toplumdaki diğer bireylere göre yüksek olduğu için kan bağışında bulunamazlar.

Belli ilaçları kullanan kişilerin de kullanılan ilaçların niteliğine ve süresine bağlı olarak kan bağışından belirli sürelerle alıkonulması gerekmektedir. Bu yüzden sorgulama formunda “Prostat büyümesi, sivilce tedavisi, sedef hastalığı, kellik için ilaç alıyor musunuz” sorusu bulunmaktadır.
Dünya Sağlık Örgütü ve Sağlık Bakanlığımızın, güvenli kan temini konusunda uluslararası standartlara uygunluk açısından zorunlu tuttuğu bu uygulamaların Türk Kızılayı tarafından titizlikle uygulanması sonucu, ISO 9001:2000 Kalite Yönetim Sistemi, Joint Commission International (JCI) Tıbbi Laboratuvar Akreditasyon ve ISO 15189:2007 Tıbbi Laboratuvarlarda Kalite ve Yeterlilik İçin Özel Gereklilikler standartlarına uyum sağlamıştır. Bu uygulamalar sayesinde, bağışçılardan elde edilen kan ürünlerinin hastalık taşıma riski milyonda 3’e indirilmiştir. Bu oran dünya standartlarının çok altında bir riski ifade etmektedir.
Türk Kızılayı uygulamaları, gönüllü bağış ve bu gönüllülerde bilinçli, sürekli ve düzenli kan bağışçısı oranını yükseltmek üzerinedir. Kan bağışı öncesinde, bilgilendirme ve sorgulama işlemi mutlaka yapılmakta ve fizik muayene sonrasında uygun görülenler kabul edilmektedir. Bu konuda tek yetkili hekimlerdir ve kan bağışı görüşmesi sırasında bütün yazılı beyanlara rağmen kan bağışçısının ifadelerini şüpheli bulmaları durumunda kan bağışını reddetme özgürlüğüne sahiptirler. “Kan Bağışı Sorgulama Formu” Sağlık Bakanlığı tarafından kan bağışçılarının doldurması zorunlu olan standart bir form olarak ülkemizdeki tüm kan bağışlarında doldurtulmakta ve buradaki sorular hekime, kan bağışçısının seçimi noktasında yol göstermektedir. Burada sorulan sorular hekimler tarafından kanunen sorulması mecburi olan sorulardır ve hekimler bu konuda soruları sormama tercihi kullanamazlar.

Türk Kızılayı Kan Merkezlerinde kan ve kan ürünlerinin test edilmesinde uluslararası kabul görmüş kitler ve cihazlar kullanılmaktadır. Tarama ve doğrulama testlerinde kullanılan kitler uzun yıllar Avrupa Kan Banklarında kullanılmış ve kullanılmakta olan Avrupa menşeili kitlerdir. Kullanılan tüm kitler, Ulusal Kan ve Kan Ürünleri Rehberi’nde belirtilen niteliklerdedir. Enfeksiyöz testlerin uygulanması ile pozitif bulunan kan bağışçısı ve bu bağışçının kan ve kan ürünlerinin yönetimini tanımlayan algoritmalar Sağlık Bakanlığı Kan ve Kan Ürünleri Rehberinde yer alan öneriler doğrultusunda hazırlanmış ve uygulanmaktadır. Ülkemizde Kan Bankacılığında taranması zorunlu testler, HBsAg, Anti-HCV, HIV1/2 Ag+Ab, Sifiliz şeklindedir.
Kan bağışı ile ilgili olarak, ciddi bilgi ve algı eksikliğinden kaynaklanan ifadelerin basın organlarında olduğu gibi yayınlanması, Kızılay’ın son yıllarda büyük bir titizlik ve dikkatle, güvenli kan temininin gönüllü ve düzenli bağışçılardan temin edilmesi yönünde yürüttüğü projenin güvenilirliğine zarar vermektedir. Türk Kızılayı’nın ya da konunun uzmanlarının görüşüne başvurulmadan, üretilen bu tip haberlerin kitle iletişim araçlarında yayınlanması, mevcut ve potansiyel kan bağışçılarını olumsuz etkilemekte, toplumda kan bağışı konusunda onarılması güç, olumsuz algılar yaratmaktadır.
Kişi ve toplum sağlığı için büyük öneme sahip bu konuyla ilgili kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi yoluyla Türk Kızılayı’nın güvenli kan temini çalışmalarına destek olacağınıza inanıyoruz.
Kamuoyunun bilgisine saygılarımızla sunulur.

alıntı

Starz’dan gelen TAHRİK

 İnternetten Türkçeye çevrilmiş ve şuan yayından kaldırılan “camelot” adlı diziyi izlerken fark ettiğim ve gözüme sert gelen daha doğru aşırı gözüken bir erotizm çarptı. Acaba benden mi kaynaklanıyor derken yorumlarda diziyi izleyen birkaç hatta hatırı sayılır bir izleyici grubunun bu yönde yorum bıraktığını fark ettim. Ve gözüme ilişti kanal isminden kanalı hemen hemen her dizisinde erotizm noktaları yerleştirdiği.

Açıkçası bir iki nokta tamam desende üçüncüsü olmuyor daha doğrusu olmasa da olur diyeceğimiz.
izlediğim dizide ardından ufak araştırmamda fark ettiğim “spartacus”da da ve aynı kanalın diğer dizilerinde buram buram kokulu erotik noktalar bulunması beni şaşırttı.
Artık bilemeyeceğim kanal izleyenleri seksomanyak mı sanıyor yoksa fazla mı reyting kaygısı var çözemedim. Gerçi yayınlanan ülkelerde çoğunlukla bu cinsel açlığın doyduğu görülse de büyük ihtimal "ünlüler nasıl sevişiyor" mantığıyla izleyenleri düşünüp bu açlıklarını gidermeye çalışıyorlar. Ve diğer konu reyting te ise pek Türk usulü reyting kaygısı taşıdığını düşünmediğimden yok sayıyorum.
Bunları fark edip daha yabancı dizi kültürü olan dizi izleyenlerinin yorumlarını okuyup birde bir kısmıyla görüşünce bu kanalın genel felsefesi kanısıyla bazı soru işaretleri oluştu aklımda. Bir düşünsenize ilk dizi teklifi almışsınız ama yöneticileri senaryoda tuhaf şekilde bir seks noktaları koyup inadına seviş diyor. EEE öğrendiği ve duyduğun şey sanatçı yapar, gerekirse soyunur mantığıyla seviştin birde bunun tüm ülkenin hatta ülke sınırlarında kendi dillerine çevrilmiş “HD platformda” yayınlanmış versiyonlarıyla dünyanın izlediğini düşünsene. Ben oynanmamda diyemezsin şimdi ne de olsa ilk dizin. Neyse artık oynayan düşünsün diyerekten son noktayı koyalım…
Kanalı izleyenlere iyi seyirler…

Birde söylemeden geçemeyeceğim sanırım “Şölen” de “starz” dan özenmiş olacak ki “biscolata starz” adında bisküvi üretiyor kanalın mantığıyla “seksi” erkeklere yer veriyor. Artık kim kimden taktik çaldı veya aynı firmamı bilemeyeceğim tek fark ettiğim ortak noktaları isim ve yürüttükleri pazarlama stratejisi…

yazı: gay'm magazine

DÜNYANIN BİLİNEN İLK EŞCİNSEL ERKEĞİ

Arkeologlar, Çek Cumhuriyeti’nin başkenti Prag’ın bir banliyösünde yaptıkları kazılarda dünyanın ilk eşcinsel mağara adamı olduğuna inandıkları bir iskelet buldu.

5 bin yaşındaki iskeletin Bakır Çağı’nda MÖ 2900-2500 yılları arasında yaşayan bir erkeğe ait olduğunu, ancak iskeletin bu çağda yaşamış kadınlara ayrılan mezarlardan birinde bulunmasının, bu erkeğin eşcinsel ya da transeksüel olma ihtimalini güçlendirdiğini belirten arkeologlar, bu erkeğin diğer kadınlar gibi çömlekleriyle ve takılarıyla gömülmüş olduğuna dikkati çektiler. Arkeologlar, iskeletin başının kadınlarınki gibi doğuya baktığını ve sol tarafa yatırılmış olduğunu da kaydettiler.

Bakır Çağı’ndaki cenaze törenlerinin çok ciddiye alındığını, bu erkeğin kadınların mezarına yanlışlıkla gömülme ihtimalinin bulunmadığına işaret eden arkeolog ekibinin lideri Kamila Remisova Vesinova, bu erkeğin büyük ihtimalle eşcinsel ya da transeksüel olduğunu söyledi.

Arkeolog Katerina Semradova da basın açıklamasında, arkeologların daha önce de benzer bir vakayı ortaya çıkardıklarına değinerek, Mezolitik dönemden bir kadın savaşçının bir erkek gibi gömüş halde bulunduğunu bildirdi.

Bakır Çağı’nda erkekler geleneksel olarak sağ taraflarına ve başları batıya bakacak şekilde gömülüyor. Bacakları dize çekilmiş ve kolları kavuşturulmuş haldeki erkekler, mezarlarına silahları ve aletleriyle birlikte yerleştiriliyor. Ölenin aç kalmaması için mezarına yiyecek de bırakılıyor.

Erkeklerin tam aksine gömülen kadınların mezarlarına da çömlekler, dişten yapılmış kolyeler ve bronz küpeleri bırakılıyor.

alıntı


Zaten hemen yapıştırın yaftayı!

Evet iyi ki geçmişten bir kaç kare "gay"imsi bir şeyler çıktı. Ertesi sabah daha olmadı saçma sapan bir çok magazın ve sözde gazeteler yaftayı bastı bile "KIVANÇ GAY" hadi dediğiniz itam doğru NE OLACAK?
Neymiş efendim Fransız bir gay dergine kapak olan bu yakışıklı bay neden olmuş?
Sen neden haber yaptın? Sende gay savunucusu musun? Yani adam parasına bakmış illa kapakta ki veya resimde ki şahışlar gay mi olmak zorunda.
Tabi malzeme bulundu ohhh sözlükler ayakta. Gerçi onlara bu tür şeler gerek duyulmadan kendilerince adamı yargılayıp infaz bile yapıyorlar ya hadi neyse!
Sizde bir gün eğer gay yada lezbiyen hadi Türkiye'ye göre iyi şartlarda alay konusu olursanız şaşırmayın sözlük diyor ise doğrudur!


"KIVANÇ GAY DEĞİLİM DEDİ PEKİ NEDEN ÖYLE POZ VERDİ?"
Ahh Kıvanç azcık gözünü kaldırsan da bu ve bunun gibileri okusan yazsan ha neden Gay değisinde böyle pozlar veriyorsun ha! Hadi söyle bak ULUDAĞ SÖZLÜKTE Kİ abimiz ablamız soruyor...

"KIVANÇ TATLITUĞ'UN GAY GİBİ POZ VERMESİ
başta kendisine hayran ve onunla evlenmeyi hayal eden sivilceli kızları ve kokona kadınları üzmüş durumdur. erkek dediğin adam gibi pozlar vermesi gerekirken bu kişi bir garip pozlar vermiş ve kafada tereddütler oluşturmuştur"

LİNK:http://www.uludagsozluk.com/k/k%C4%B1van%C3%A7-tatl%C4%B1tu%C4%9F-un-gay-gibi-pozlar-vermesi/

Buyrun ULUDAĞ sözlükte açılan sayfada ki sayfayı açan arkadaşın yazıkları .
Hayır ne burada ineternet gibi özgür ortamı kısıtlamak amaçlı ki buna hakkım yok diyorum nede Kıvanç Tatlıtuğ'un saçma ve gereksiz avukatlığını yapıyorum. Sadece anlamsız ve vakit kaybı olan milletin yatak sohbetini daha değerli olan vaktimizle seksomanyak misali zırt pırt millete Gay demekten vaz geçelim diye dile getiriyorum...

Başta medya ardından biz çok çağdaş ve uygar olduğumuzu Üniversite okuyarak çok farklı kafalara sahip olduğunu idda eden Türk gençleri olarak bu saçmalıkları bir kenara bırakıp daha ele avuca gelen işlerle ilgilenmeli.

Buyrun o fotoğraflar;
(Adam gay işte bak nasıl poz veriyor)

bir defile çıkışı çekildiği poz gay olduğu
iddasını daha da güçlendirdi
Fransız gay dergisinden Fransız ajamsı tarafından
haberi olmadan verilen o pozlardan biri








yazı: gay'm magazine


Bir "aşık gay"in Mektubu

Merhaba anne... Dünyaya geldiğimde ne kadar sevinmiştiniz kimbilir, size MERHABA diyemesem de... Babam da çok sevinmiş, kurban kesmiş oğlu oldu diye, sen söylemiştin bunu bana, babam sevmez ya duygusal görünmeyi, o yüzden söylememiştir, yine de bir kez ondan da dinlemek isterdim... Kendimi şanslı hissettim hep, sizin gibi ailem olduğu için, SEN, BABAM ve ABLAM... İnsanın ailesini seçme olasılığı yok, şanslıyım sanırım...

İkbal’in Hicabı

Tayfun Atay
Alıntıdır
İkbal Gürpınar’ın geçen hafta Hindistan’ın ‘kutsal travestiler’i ‘Hicre’ler (Hijra’lar ya da) üzerine homofobik bir ceht ve ‘ümmî’ bir cesaretle sarf ettiği berbat sözler, Dersim tartışmaları arasında kaynadı gitti.

Gürpınar, malûm, sabah programlarında uzun yıllar TRT ekranlarından süregelmiş sunuculuk macerasını şimdilerde ‘dini bütün’ vaziyette Kanal 7’de sürdürüyor. İhtimal kendisi TRT zamanlarında da dindardı, ama o zamanlar dini, hayatına şümullü biçimde hâkim kılmadığını, ‘hicab’sız bir dünya hayatı sürdüğünü hatırlıyoruz. Bilemediğimiz onun ‘gönül penceresi’ni açıp hicaba bürünmesine neyin sebep olduğu; tabii Allah’ın hikmetinden sual olunmaz.

Buna mukabil bilebildiğimiz, İkbal Gürpınar’ın geçen haftaki programında Hindistan’ın geleneksel dinsel-kültürel yapısının en renkli parçalarından birini oluşturan ‘Hicre’leri malzeme yaparak eşcinsellik, daha doğrusu heteroseksüalite-dışı farklı cinsellikler üzerine hayli hakaretamiz bir değerlendirme yaptığı… Şu sözler ona ait:

“Bir de tabii çok enteresan bir haber; Estağfurullah el azim diyerek okumak istiyorum: Hindistan’da Hicre denilen, yani kendini üçüncü cinsiyet olarak kabul eden, ne erkek ne kadın olan, ikisini birden taşıdıklarını söyleyen insanlar bir festival yapıyorlar… Ve çadırda çıkan yangında 15 eşcinsel ölüyor. Arkadaşlar rica ediyorum olur mu? Eşcinsellikle de ilgili… Lût kavminin başına neler geldiğini Kur’an-ı Kerim’i açın ve okuyun! Bu bir tercih değil; bu bir hastalık ve buluğ çağındaki bütün erkek çocuklarının, kız çocuklarının hormonlarının test edilmesi gerektiğini herkese hatırlatmak istiyorum. Eğer bir hormonlarda eksiklik varsa, buluğ çağında tedavi oluyor. Ondan sonra, o piyasada hani sanatçı diye dolaşan birileri var ya, onlar gibi birileri çıkıyor ortaya, eğer tedavi ettirmezseniz… Allah korusun! Rica ediyorum!..” Video için tıklayın...
Heteroseksist/homofobik söylemin bu ‘müteneffir’ dilini seferber eden zihne, eşcinselliğin bir hastalık değil farklılık, cinselliğin de yekpâre değil ‘yelpaze’ olduğunu bu daracık köşede anlatmanın imkânı olmadığı gibi yararı da yok. Ama ‘din’ adına lânetlendiği söylenen insanların da dinle, kutsalla ve ilâhî olanla içtenlikle ilişkilenebileceğine dair bazı ‘kültürel’ bilgileri paylaşmak, en iyisinden kör gözlere ışık, en kötüsünden kem gözlere şiş olabilir.

İki ‘etnografik’ bilgi kümesinden konuyla doğrudan ilişkili olan birincisiyle, ‘Hicre’ler üzerine bildiklerimi paylaşarak başlayayım! Aslında yazacaklarım yeni değil. Yıllar önce ‘Milliyet Popüler Kültür’de (28 Eylül 2003) 'anonim' olarak yayımladığım bir yazıdan aktarma yapacağım. Tabii hâlihazırda hükmünü icra eden ‘cehalet’, basını biraz titizlikle takip edebilseydi ta yıllar öncesinde bu konuda bilgilenmiş olup bugün daha ihtiyatlı değerlendirmelere gidebilirdi demek de geliyor insanın içinden… Neyse, “Cehalet geldi cihane // Baş ağrısı bahane” diyerek Hicre’lerin ‘iç yüzü’nü aktaralım:

Amerika Yerlileri'nden Okyanusya kabilelerine, Afrika'dan Hindistan'a kadar yeryüzünün pek çok bölgesinde 'Batılı dil'in 'travesti' dediği insanlar geçmişten bugüne itibar gördüler, hatta büyük manevi güce sahip olduklarına inanılarak yüceltildiler. 'Ne erkek ne de kadın' veya 'hem erkek hem de kadın' oldukları için lanetlenmek yerine kutsallaştırılan bu 'üçüncü cins'in günümüzde varlıklarını zor da olsa sürdüren en ilginç örnekleri, Hint Yarımadası'ndaki 'Hicre’lerdir.

Erkek olarak doğan ama kadın gibi yaşayan Hicre’ler, Hint toplumunun en canlı ve renkli üyeleridir. ‘Hicre’ olmaya karar veren biri, cerrahi operasyonla erkekliğinden olur. Ama bu, onu kadın yapmaz. Yani cinsel bir arayış, söz gelimi transseksüel olma isteği söz konusu değildir burada. Amaç, asıl olarak dinseldir. 

Hindu bereket tanrıçası 'Bahuchara Mata'nın takipçisi olan ‘Hicre’ler, tanrıçaya tapınmayı yaşam amacı haline getirmiştir. Bıçak altına yatmalarının ve kadın gibi giyinip yaşamalarının nedeni budur. Onlar, hadımlaşarak tanrıçanın doğurganlık ve üretkenlik gücünün kendilerine geçtiğine inanmaktadırlar.

‘Hicre’lerin Hint toplumunun geleneksel törenlerinde hayli önemli işlevleri vardır. Doğumlarda veya düğünlerde, Tanrıçalarının 'doğurganlık' ve 'üretkenlik' gücünün taşıyıcıları olarak bulunur ve Tanrıçaya, bebeği bereketinden mahrum etmemesi, yeni evli çifte refah ve mutluluk getirmesi için dua ederler. Onlarsız yapılan törenlerin uğursuzluk getireceğine inanıldığı için, varlıkları, 'olmazsa olmaz'dır.

Sözün özü, ‘Hicre’ler cinsel değil ‘dinsel’ bir topluluktur. 

(Bu bilgiler, Hicre’ler üzerine eşsiz bir etnografik alan araştırması gerçekleştirmiş antropolog Serena Nanda’nın şu kitabında ayrıntılarıyla bulunabilir: Neither Man nor Woman: The Hijras of India, 1998.)

Ama şimdi de denilecektir ki bu, Hindistan ve Hinduizm içinden çıkan bir verdir, dolayısıyla da İslâm’ı bağlamaz. O halde yine yeni olmayan ama önceki yazı kadar da eskiye gitmeyip T24’te Müslüman eşcinsel ‘Al-Fatiha’ örgütü üzerine 15 Mart 2010’da yazdıklarımı tekrar zikretmek külfetine, tabii ki severek katlanayım! O tarihte Kadın ve Aileden Sorumlu Bakan olan Selma Aliye Kavaf’ın eşcinselliği aynen şimdi Gürpınar gibi hastalık olarak tariflemesi üzerine şu bilgileri aktarmıştık:

Türkiye’de hâlihazırda ne ‘kitabî İslâm’ın ne de ‘kültürel İslâm’ın mahiyet itibarıyla eşcinselleri bağrına basacak bir ‘yorum performansı’ sergileyebileceğini düşünmek mümkün… Ama bu, evrensel ölçekte bakıldığında böyle değil. Bu memlekette gerek dini bilen âlimler, gerekse dini bütün ahali açısından sarsıcı olabilecek örnekler var dünyada. Müslüman eşcinsel hareketi ‘Al-Fatiha’, bunların en başta geleni…

1997’de Pakistan asıllı Amerikalı Müslüman Faisal Alam tarafından kuruldu Al-Fatiha. Üyeler arasında önceleri e-posta yoluyla sürdürülen iletişim, 1998’de Boston’da bir tanışma toplantısı ile yüz yüze hale geldi. 1999’da Toronto’da düzenlenen eşcinsel yürüyüşüne Al-Fatiha üyeleri ‘yeşil renkli bayrak’larıyla katıldılar. İslâm’da çeşitliliği vurgulamak amacıyla bayrakta yeşilin yedi farklı tonu kullanılmakta. Hareket, İslâmiyet’te eşcinsellik konusunda yeni bir sayfa açma hedefinde olduğu için Kuran’ın açılış suresi olan ve ‘açış yapan’, ‘açan’ anlamına gelen ‘Fâtiha’dan alıyor adını…

Al-Fatiha, tabii ki cinsel ve dinsel tercihlerinin uyarlılığını savunma yolunda muazzam bir muhalefete karşı mücadele veriyor. Bu yolda Kuran ve Hadisleri yeni bir yoruma tâbi tutarak eşcinselliğin İslâm’da lanetlenip yasaklandığı, ölüm cezasıyla yaptırımlandığı şeklindeki değerlendirmelere karşı fikirler ileri sürüyorlar. Kendi ‘tefsir’lerini var etmeye çalışıyorlar yani… Tüm bunlar, www.al-fatiha.org sitesinden izlenip incelenebilir.

Karşımızda Allah’a inanan eşcinsel insanlar var ve var olmaya, üstelik İslâm üzere var olmaya devam etmek istiyorlar. İnandıkları, ‘sevgi dolu’ Allah’ın kendilerine cinsel tercihleri yüzünden, söylenildiği kadar acımasız olamayacağını düşünüyorlar. Ahirette ilk sorulacak sorunun kimle cinsel ilişkiye girildiği değil, Hakk’a inanılıp inanılmadığı ve İslâm’ın beş şartının yerine getirilip getirilmediği olacağını vurguluyorlar. Sonuçta da eşcinselliğe duyulan İslâmî nefretin ‘İlâhî’ değil ‘içtimaî’ olduğunu söylüyorlar…

İşte böyle… ‘Estağfurullah El Azim’ diye başladığı eşcinselliğe yönelik nefret konuşmasıyla tribüne oynayan İkbal Hanım, belki bundan sonra biraz da her ‘Fatiha’ okuduğunda kendi dinselliğiyle farklı cinselliğin yollarının nasıl kesişmiş olduğunu hatırlayarak istiğfar eder.

Alıntı: http://www.t24.com.tr/tayfun-atay/kose-yazisi.aspx?author=52&article=4357
Tayfun Atay
tatay@t24.com.tr


Test Kampanyası

Ücretsiz HIV testi kampanyası

HIV/AIDS ile yaşayanlara destek veren Pozitif Yaşam Derneği Ankara, İstanbul, Mersin ve Adana’da ücretsiz HIV testi kampanyası başlattı.

Düzen Laboratuarları ve Pozitif Yaşam Derneği’nin ortaklaşa yürüttüğü “HV Testi Kampanyası” kapsamında Ankara, İstanbul, Mersin ve Adana’da ücretsiz HIV testi yaptırmak mümkün.

HIV testi yaptırmak için 0554 838 29 93 numaralı Pozitif Yaşam Derneği kampanya hattını (Pazar günleri hariç) 10.00 – 19.00 saatleri arasında arayarak herhangi bir isim vermeden kod numarası almak yeterli oluyor.

İsteyenler, Düzen laboratuarlarına giderek özel ve kişisel bilgi vermeden kod numarasını beyan ederek HIV testi yaptırabiliyor.

600 kişi ile sınırlı olan HIV testi kampanyası Birleşmiş Milletler HIV/AIDS Ortak Programı (UNAIDS) tarafından destekleniyor.

Kaynak: http://www.ntvmsnbc.com

Erkekle Yatmamım Bedeli...

Erkekle Yatmamım Bedeli  6 milyon TL

Robin Williams'tan sansasyonel açıklamalar: Brad Pitt ile pazarlık yapabiliriz. Onunla bedavaya da yatabilirim!
Robbie Williams, verdiği bir röportajda yine sansasyon yaratacak açıklamalar yaptı.

İki saat süren söyleşide, Williams'a, "Bir erkekle beraber olmak için ne kadar para istersin?" sorusu soruldu. Ünlü sanatçıdani "6 milyon TL'ye bir erkekle yatarım. Ben en ucuzuyum. Ama Brad Pitt'le yatarsam benimle pazarlık yapabilir hatta onunla bedavaya da yatabilirim" yanıtı geldi.

Bu açıklamalardan sonra Williams'ın gay olup olmadığı konusundaki tartışmalar yeniden alevleneceğe benziyor.

Williams'in bazı iyi bilinen şarkılarında kendine bazı sorular sorduğu biliniyor. Hatta Williams, "Old Before I Die" şarkısında ,"Ben erkek miyim yoksa gay mi?" diye sorar . Ve "Your Gay Friend" parçasında da şöyle söyler; "ve senin gay arkadaşın olacağım"
Williams, daha önceleri kendisine sorulan, "Gay misiniz?" sorusuna, "Asla bir erkekle yatmadım. Bir erkekle asla bir şey yapmadım. Bunu düşündüm, ama bu her zaman kısa sürede durdu. Ben bunu önemsemiyorum. Ama bunu yapmak benim yeterince ilgimi çekmiyor" demişti. Ünlü sanatçının arkadaşı Max Beesley, "Onun hakkında yazılan bazı şeyler beni deli etmeye yetiyor, gay olduğuna dair dedikodular, örneğin. Doğru değil. Hayatımda daha az gay olan birisiyle tanışmadım" diye konuşmuştu.


Kaynak: magazin.haberturk.com

Vengaboys - Shalala lala

Müzik molası...
Eğlenceli ve hareketli bir kliple müzik arası.
iyi seyirler...




N2N den bir defile...

FAZLA SICAK VE HOŞ BİR ORTAMDA FARKLI BİR DEFİLE...
iyi seyirler...



Vay BE!

hiç duymadığınız eşcinsel kelimeler ve anlamları...!

HASBIAN-WASBIAN: Evvel-sevici. İngilizcede lesbian sözcüğünün başına (has-was) geçmiş zaman eki konularak uydurulmuş. Önceden lezbiyenken artık erkeklerle birlikte olan, hatta evlenmiş çocuk sahibi olmuş kadınlar için kullanılıyor.

YESTERGAY: Dünkügay. Yesterday (dün) ve gay (eşcinsel) sözcükleri birleştirilerek türetilmiş. Önceden eşcinsel olup sonradan kadınlarla olmaya başlayana deniyor. Hasbian’ın erkek versiyonu.

LIPSTICK LESBIAN: Rujsüren lezbiyen. Ruj ve lezbiyen kelimelerinden yapılmış güzide bir isim tamlaması. Güzel, gösterişli ve romantik lezbiyenlere verilen isim. Yeterince radikal bulunmayan feministler için de “lipstick feminist” versiyonu var.

BISEXUAL CHICK: Biseksüel fıstık. Biseksüel ve piliç kelimelerinden oluşuyor. Biseksüelliği bilinse de kadınlarla ilişkileri vurgulanmayan ve daha çok erkeklerle göz önünde olan kadınlar.

LESBIAN UNTIL GRADUATE: Mezuniyete kadar lezbiyen. Amerikalı üniversite kızları arasında yaygın bir yatakhane eğlencesi.

HETEROFLEXIBLE: Esnekcinsel. Biseksüel olduğunu kabul etmeyen, kadın ya da erkek kim müsaitse onunla takılanlar.

BROMANTIC: Kankaseksüel. Brother (birader) ve romance (romantizm) sözcüklerinden türetilmiş. Erkekler kadınlardan çok, birbirleriyle zaman geçiriyor. Yiyor, içiyor, eğleniyor, sinemaya gidiyor, Play Station oynuyor, hediyeler veriyor ve sarılıyorlar. Aralarında duygusallık olup cinsellik olmayan erkekler için kullanılıyor.

WOROMANTIC: Kankiseksüel. Bromantic’in kadın hali.

PANSEXUAL: Herseksüel. Kadın, erkek, travesti, transseksüel, hermafrodit demeden her cinsle seks yapan.

alıntı


Eşcinsel "HAYVANlar"!

Hayvanlar dünyasının, eşcinsellere karşı biz insanlardan daha hoşgörülü olduğu şüphesiz.

TOPLADIĞIM BAZI EŞCİNSEL HAYVAN HABERLERİ :

Bugüne değin eşcinsel davranış gösteren 500'ün üzerinde tür saptanmıştır.Hayvanlar üzerinde yapılan araştırmalar, eşcinselliğin "doğuştan" olduğu hipotezini doğrulamaktadır.

 

Ana Sayfa

Hakkımda

İletişim

gaymmagazine@gmail.com