Özgür'ce Gay

gaymmagazine@gmail.com | gaymmagazine.blogspot.com

Türkiye'nin ilk gay güzeli seçildi!

Türkiye'nin ilk Gay Güzellik yarışması Beyoğlu'nda bulunan Frappe İstanbul Bistro Cafe Bar'da önceki akşam yapıldı.

Yaşları 19 ile 30 arasında değişen 22 yarışmacının katıldığı Gay Güzeli Yarışması'nda 25 yaşındaki Deniz Tunç, Türkiye Gay Güzeli seçildi.

DÜNYA GAY GÜZELLİK YARIŞMALARINA KATILACAK

Frappe İstanbul'un sahibi Anıl Taş, bunun Türkiye'de bir ilk olduğunu belirterek Türkiye Gay Güzeli'nin kendilerinin yardımı ile Malezya ve Venezuelladaki Dünya Gay Güzeli yarışmalarına gönderileceğini, çalışmaların başladığını söyledi.

Anıl Taş, " Türkiye'nin ilk gay güzellik yarışı oldu. 22 yarışmacı tüm konukların önünde güzelliklerini sergiledi. Yaş grupları 19 ile 30 arasındaydı. Jüri, genelde davetliler arasından oluşturuldu. Bilinen saygın konuklar arasından seçildi. Uluslararası gay-lezbiyen oluşumlara güzelimizin adı ve birinci olduğu bildirildi.Venezuella'ya ve Malezya'ya maillerle bildirdik. Uluslararası yarışmalara giderse bizim işletmelerimiz harcamaları finanse edecek. Madam Marika yani Nedim Uzun yarışmada önemli rol oynadı. Tacı Türkiye Gay Güzelimize kendisi taktı " dedi.




yazı: alıntı

Bir Zamanlar...

resmi daha rahat görmek için üzerine tıklayınız
Resmi görünce aklıma direk bir zamanlar kavramı geldi.
Ne kadar ilginç değil mi? Toplum için varolduklarını bir dönem devlet ve devlet çalışanları hatırlıyor uşaklık yerine millete kuşaklık yapıyor sarıyor, koruyor ve değerleri hatırlatıp kaynaştırıyor!
Günümüzde bazıları fırsat kollayıp "bir copta ben atayım" mantığıyla köşelerde bekleyip, nice göz hapisleriyle giydirip, soydurup türlü türlü kurdukları tuhaf düşüncelerle sevgili halk için var olan güvenlik adamları o zamanlar o halkı güvende tutmak için geleceği karartmamlı, karşıya almamlı demiş.
Ah birde olayın basın ve yayın açısı var o zaman yayınlanmış hiç düşünmeden şimdi neredeee!
Direk içeri. Düşünce suçundan mı yoksa destansı hikayelerden mi? "ferhat ile şirin suçundan yada ergenekondan veyahut dedekorkut masallarından"
Hep eski aşk, eski film, eski zaman derlerdi fakat gün gelecek adaletin ve güvenliğin gelişip arttığından dolayı demiyeyiz diyeceğim güvenliğede "nerede eski basın ve güvenlik" diyeceğim aklıma gelmezdi.
İnşallah "bunları bari internete rahatça yazdığımız günler vardı nerede" diye aklımzdan geçirdiğimiz günler gelmez...

yazı:gay'm magazine

Fark !

[resmi daha iyi görmek için üzerine tıklayınız]
Resmi ünlü sosyal paylaşım sitesi facebookta eşcinsel (daha çok gaylerle ilgili) paylaşım yapan bir gruptan, grubun üyesi paylaşmış. Görünce hoşuma gitmekle birlikte tuhaf bir duygu oluştu içimde. Gerçekten kareler arası ne fark vardı?
Yada madem fark yoktu neden düşmanlıktı!
"Evet fark var" ve "kesin çizgilerle ayrım yapılır" demek çok zor çünkü insanlar içinde ki o farkı yaratacak çizgiyi nasıl ortadan kaldırdığını bilemezsiniz yani kimsenin içinde nasıl bir duyguyla aşkını, arkadaşlığını yaşadığını bilemezsiniz. Buda farkı ortadan kaldırırve hatta dile bile alınmasını gerektirmez. Aşk tıpkı o filmin sloganına benzer.
Her dilde, her şekilde aynıdır. Yaşatıldığı kadar özel, yaşandığı kadar güzeldir.
yazı:gay'm magazine


Dip Not

Ne hesabını veremeyeceğim bir günüm oldu ne de vicdanımı lekeleyen bir geçmişim. Ne hissettiysem onu söyledim , onu yaşadım. Yaşadığım bir tek andan bile pişmanlık duymadım. Asla keşkelerim olmadı. Hiçbir zaman kendimle vicdan mahkemesi yapmak zorunda kalmadım. Karşıma bazen gerçek yüzler, bazen sahteler çıktı ama olsun ben yine sadece hislerimle yaşadım. Asla sevmediğim birine seni seviyorum demedim , ya da asla birini severken karşılığını beklemedim. Dostluğuma değer biçmedim , sevgime ise hiçbir zaman sınır çizmedim. Sevdiysem sonuna kadar gittim,bitirdiysem öldürse de hasreti geriye dönmedim. Bazen çok kırıldım, bazen belki de kırdım ama hata insana mahsustur dedim. Affettim , af diledim. Kimileri birden fazla kırdılar kalbimi ama ben onları yinede affettim. Onlar belki beni saflıkla yargıladılar. Belki de içten içe sinsice güldüler ama asıl unuttukları şuydu: Ben aldanmadım. Aldanan her zaman kendileri oldular ama bunu anlayamadılar. Bir insan kaybının ne olduğu bilemedikleri için. Kaybetmek onlar için bir alışkanlık haline geldiği için. Oysa ben hiç insan kaybetmedim. Sadece zamanı geldiğinde vazgeçmeyi bildim o kadar...

[Alıntı]

Toplum ne yapıyor?

Toplum korkuyor mu yoksa benimsiyor mu yoksa korkudan, güçlenen eşcinsellere benimsedim numaralarıyla göz mü boyuyor anlayamadım.

Şöyle ki öğretmenlikte ünlü bir üniversite okuyan arkadaşım ki bayan, gayet bu konularda rahat ve asla yadırgamadığını ilerde öğrencileri olursa ve bu durumu fark ederse onlarla daha ilgileneceğini vs vs anlatan modern görünüşlü. Ama o da ne! Kitapçıda dolaşırken müzik cd leri arasında çok sevdiğim "Bülent Ersoy" hanımefendinin cd sini elime alınca bir bağırış korktum ve derhal bıraktım. Sordum ne olduğunu verdiği tepki o kişinin cd sini nasıl eline alırsın. Ne oldu hoş görü ve anlayış! Havası kaçan balon misali bir anda sönüverdi nedense. Sonraları tepsini açıklamaya daha doğrusu söyledikleriyle davranışını örtüştürmeye çalıştı. Tepkisi topluma örnek olması gereken kişinin böyle davranmasıyla yanlış olduğu. Fakat temel soru o kişide bir toplum ve toplum dan biri bunu istiyor ruhundaki kadını ait olduğu bedene taşımak istiyor ve taşıyor neresi örnek neresi kötü sonuç?

Yani işin özü şu ki toplum kabul ediyor yoksa göz mü boyuyor?
yazı:gay'm magazine

KINIYORUZ...

Lütfen tıklayınız...

Yukarıda ki linkte paylaşmış olduğum "HABER MÜDÜRÜ" adlı blogta ki haberin başlığı "
İbnelikte Önde Olmak Nasıl Bir Duygudur ?" şeklinde.

Bu ne demek!

Eşcinselliği ibnelikle birleştirip birde kötü bir şeymiş gibi fişlemek bunu yayımlamak sadece ama sadece homofobikliktir. Hiç bir medeni ve hoş görü çerçevesine sığmayan bu davranışı esefle kınıyorum...

Lütfen sizde sessiz kalmayınız. Eğer biz eşcinseller böyle sessiz ve suskun suç işliyor, kötü bir şey yapıyormuşuz gibi yafta yer ve bunu göz ardı edersek yazacak hatta yaşacak bir çevremiz kalmayacak...
Lütfen en azından bloga girip tepkinizi, düşüncenizi yorum olarak belirtin...



Habere görünce paylaştığım yorum;
Bu ne terbiyesilik! bu ne rezillik! birde hoş görülü medini olduğunuzu İddia edersiniz. Ne demek "İbnelikte Önde Olmak Nasıl Bir Duygudur ? " bu nasıl bir haber başlığı bu nasıl bir sorumsuzluk ve başı boşluktur. Bir blog açtık takip eden etsin etmeyen çokta umrumda değil mantığıyla baştan savma işler aptığınız o kadar açık ki haber platformu niteliğinde ki bu blogta böyle bir başlıkta haber vermeniz ne kadar büyük ayıp. Bir tercih olan eşcindelliği ibnelik diye nitelendirip ardından da kötü bir şeymiş gibi fişlemenizi ve dile getirmenizi esefle kınıyorum...

yazı:gay'm magazine

Kadın gibi Hisset Erkek gibi Yaşa


Aslında gaylik herkesin baktığı gibi sexten ibaret değil ki yaşadıklarımız ortada dillendirmeye gerek yok. Şimdi neden bunu söyledin diyeceksiniz, şöyle ki gaylik giyinmek kuşanmak süslenmek bir erkekle hem birlikte olup hem de dolaşmak değil ötesi başkası bir şey ondan dolayı dedim. Yani gaylik bence sadece görece yani  kadın gibi hissedip erkek gibi yaşamaktır. Şöyle ki bu söylediğim sırf erkeklerle yatmak için birlikte olan toplum azgınları için değil gerçekten gay olanlar için geçerli her gayde kadınlık vardır bazısı biraz fazla gösterirken bazısı daha azdır. Kadınlık olmasa o kadar hem cinsine aşık dolaşır mı ama bir o kadarda erkektir. Maç ta izler kadınları da eleştirir. İşte tüm söylediklerim neticesinde gaylik tek yönle görece. Yani her yöndendir gaylik asla pozitif yada negatif diyemeyiz buda göreceli olduğunu gösterir. Tıpkı güzellik gibi. Asla birine çirkin diyemezsin “her kör satıcının bir kör alıcısı vardır”

Neyse canım işin özü  birde biz “göreceli” olduk ya .)

yazı: gay'm magazine


Sitede düşük, sokakta sosyetik...

Geçen çıktık bir kaç bizle. Yazılara böyle başlanmaz ama sıcak bir giriş değil mi ? neyse çıktık işte İzmir'de öyle Kıbrıs Şehitleri Caddesinde yürüyoruz, gülüyoruz, söylüyoruz neyse birini gördük ah dersin gay. Tamam, normal ama ben o kadar dikkatli bakınca insan biraz gülümsemez mi be!
Yok, tık yok!
Sordum arkadaşlarıma onlarda tüm çıplaklığı ile anlattı. Oysa işin aslı sokakta kendini bir şey sandırıp net aleminde kalitesizlikmiş bunun adı. Nasıl yani dedim. Şöyle ki sen her hangi bir yazışma sitesine gir peşinden deli gibi dolaşır, böyle sokakta bir ikisi baktı mı ondan iyisi yok.
Hımm şimdi neden yazdın diyeceksin şundan...
Eğer olurda sizde sitelerde dolaşırsanız düşürün kalitenizi çünkü sokakta bayağı çıkıyor müşteriniz... !

yazı: gay'm magazine



EKRANLARDAKİ “EŞCİNSEL” TABUSU 2

Ne ilginçtir ki dün ki yazıyı daha doğrusu haberi paylaşmadan önce “ekranlarda ki eşcinsel tabusu” yazısını ben yazacaktım aslında görünce bayağı şaşırdım. Benim gibi düşündüğünden olsa gerek yazan kişi. Neyse çok iyi hatırlıyorum geçen sene yaz zamanlarıydı yine sıcak, nemli yaz günlerinden güzel ve farklı bir dizi jeneriği döndü önce,

Dünyanın (Bilinen) İlk Eşcinsel Aktivisti

Sizi dünyanın (bilinen) ilk eşcinsel aktivistiyle tanıştırmak istiyorum. Bugün, yirmibirinci yüzyılda bile bir çok insanın söyleyemediğini bundan 149 yıl önce söylemiş, söylemekle kalmamış, eşcinsel – tabi o zamanlar böyle adlandırılmıyor- hakları için mücadele vermiş bir hukukçu, seksolog aynı zamanda yazar ve şair Karl Heinrich Ulrichs.
1862 yılında önce ailesine sonra çevresine kimliğini açıklayan Ulrichs, 1867 yılında da ilk kamuya açık konuşmasını Alman hukukçular kongresinde yapmış. Kongrede eşcinselliğin bir hastalık, bir günah ya da bir suç olmadığını,

EKRANLARDAKİ “EŞCİNSEL” TABUSU

“Uyarlama” terimi daha bir sık duyulur oldu televizyonlarımızda. Öyle ki neredeyse haftanın her günü bir uyarlama diziye rastlamak mümkün. Ancak özellikle format uyarlamalarında göze çarpan konu cinsel eğilim perdesi. Umutsuz Ev Kadınları, Muck, Küçük Sırlar. Bu üç dizinin ortak paydası sadece uyarlama senaryoları değil; orjinal formatta yer alan eşcinsel karakterlerin yerli formatta bulunmaması !

Osmanlı'dan Cumhuriyet'e civelekler!

Akşam
Zenne, Altın Portakal'da 5 ödül birden alınca gözler ona çevrildi. Barda zenne olarak çalışan bir eşcinselin askerlik sorunu etrafında gelişenleri anlatan film, o dünyaya bambaşka bir pencere açtı.
Oysa Batı'da eşcinsel külliyat almış başını gidiyor... Peki bizde durum ne? Osmanlı'dan bugüne eşcinselliği nasıl yaşamış, anlatmış ve tarif etmişiz...

Evet, Osmanlı döneminde eşcinsellik daha yerleşik, daha kabullenilir bir kimliktir. 'Mahbup', Osmanlı'da eşcinsellere verilen genel addı. Aktif ve pasif eşcinsellik ayrımı da yapılmıştı.
Mahbuplar, yani eşcinsellerin pasif olanına

Sanırım ben "ASEKSÜEL'im"

Evet, evet tuhaf bir ismi duyunca ben “asosyal” mi acaba yanlış mı okudum dediğim bir ilginçte ismi var. Ama “asosyal” kavramıyla örtüşen birkaç noktası da var. Dilerseniz neden başlıkta “ben galiba aseksüelim dediği mi söylemeden önce bunla ilgili haberi okuyalım…


Kendisini aseksüel ve hetero-romantik olarak tanımlayan
Jenny Goodchild'in 22 yaşındaki Tim ile ilişkisi var.
Tim ise aseksüel değil.
Aseksüel olmak
21 yaşındaki Jenny Goodchild, İngiltere'nin Oxford kentinde okuyan bir öğrenci. Herhangi birine cinsel ilgi duymadığını söylüyor ve kendisini 'aseksüel' olarak tanımlıyor. Peki, cinselliğin her geçen gün daha çok konuşulabildiği, cinselliğe ilişkin tabuların yıkıldığı bir toplumda aseksüel olmak ne demek?

ZENNE "Fantastik tecrübe"


Eşcinsel olduğu için öldürülen Ahmet Yıldız'ın öyküsünden esinlenen 'Zenne'de rol alan Erkan Avcı: İnsanların gerçekte de eşcinsel olduğuma inanmaları, işi iyi yaptığımızı gösterir. Ama beni öyle bilmeleri kendi şizofrenileridir. Doktora gitmelerini önerir...


Eşcinsel olduğu için öldürülen ve bu haberi eşcinsel töre cinayeti olarak basına yansıyan Ahmet Yıldız'ın hikayesinden esinlenilerek yazılan 'Zenne' filminde; Yıldız'ı, Erkan Avcı canlandırıyor. Filmdeki performansıyla Antalya Film Festivali'nde 'En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu' ödülünü alan oyuncu "Gay'lik tercih değil, yaradılıştır. Ötekileştirmek yerine kabullenmeyi öğrenmeliyiz" diyor.

Renkli İnsanlarız


Bir çok insanın yaşadıklarından daha zorlu yaşarız.
En başta içimizde inkârla başlayıp hüngür hüngür ağlayarak kabul ettiğimiz duyguyla yaşarız.
Aile duyarsa diye korktuğumuz çevreden ve arkadaşlardan kaçtığımız, sakladığımız gizlice öpüştüğümüz, elini tuttuğumuz sevgiler yaşarız millet nispet yaparcasına sokaklarda neredeyse akraba olacak şekilde dolaşırken biz masumca onlara bakarız.
Deli gibi çocuk severken kendi çocuğumuz olamayacağını düşünürüz.
Renkli yaşarız asla demeyiz pembe giymem, mor takı takmam.
Bir çok erkeğim ben diyenden daha erkeğizdir.
Çünkü biliriz ki erkeklik tanımadıklarınla “yattığını” sokakta anlatmakla değil tanımadıklarını korumakla olduğunu.
Herkesten daha merhametli ve duygusalızdır.
Kedilere dayanamaz, köpeklere aşığızdır.
Renkliyizdir.
Bir kahve için oturduğumuz kafeden kahkahalar yükselir rahatsız ettiklerimizden özür dileriz.
Asla insanlık dışı bir şey yapmayız ama yapmış gibi yargılanırız.
Hayatın hazırladığı zor şartlara aldırmadan duygumuzla yaşar mantıkla iş yaparız.
İnsan ayrımı yapmazken ayrıma maruz kalır, dayak yesek te atanı suçlayamayız.
Tecavüze uğrar, satılır, uyuşturucu batağında sürünür yine de ses edemeyiz.
Renkli insanlarız.
Şu gün moda diye takılan, giyilen en erkeğim diye dolaşanın bile beğendiği bir çok  şeyi biz başlatıp ta sahiplenemediğimiz renkli insanlarız.
Nedense en temizden daha titizken herkes tiksinir.
Hayata her iki pencereden de bakabiliriz.
Erkek gibi düşünür kadın gibi konuşabiliriz veya kadın gibi bakıp erkek gibi hareket edebiliriz.
Renkli insanlarız.
Herkesle rahatça iletişim kurabilir, dinleyebiliriz ama kimseye derdimizi anlatamayız.
İşte  bunlara ve dahasına rağmen en RENKLİ İNSANLARIZ…

yazı: gay'm magazine

'CEVAP EVET İSE KAN VERMEYİN'



Türkiye'de 'kan' konusunda tek yetkili kurum olan Türk Kızılayı'nın kan bağışı sırasında dağıttığı ve doldurulması zorunlu olan “Kan Bağışçısı Bilgilendirme Formu”ndaki sorular bağışçıların tepkisine yol açtı
Kan verecek kişi ile kanı alacak hastaları korumak ve AIDS, sarılık gibi cinsel yolla bulaşan hastalıkların kan yoluyla başkalarına geçmesini engellemek için hazırlandığı belirtilen formda 37 soru bulunuyor.

'CEVAP EVET İSE KAN VERMEYİN'
Kan merkezlerinden, dağıtılan 4 sayfalık soruların doğru şekilde cevaplanması isteniyor. Habertürk'ün haberine göre; Kızılay’ın “AIDS kriterleri” adı altında sıralanan sorular arasında bulunan “Erkek erkeğe cinsel ilişkiye girdiniz mi?” sorusunun ardından “Eğer cevabınız ‘Evet’ ise lütfen kan vermekten vazgeçiniz” uyarısı yapılıyor.

TUTUKLULUK SORUSU DA VAR!
Cinsel tercihlere yönelik “Son 1 yıl içerisinde 3 günden fazla tutuklu kaldınız mı ya da böyle biriyle ilişkiye girdiniz mi?” sorusu da kan bağışçılarının tepkisine yol açıyor. Formda bağışçılardan alınan kanların her türlü teste tabi tutulacağı da belirtiliyor.
Soruların cevaplanmasının ardından kan vericisinin iş ve ikamet adresi, kimlik numarası, ev-cep telefonları ve meslekle ilgili bilgileri isteniyor.
Sorulardan bazıları şöyle:

CİNSEL PARTNERİNİZİ DEĞİŞTİRDİNİZ Mİ?

Son bir yıl içinde bir kez bile olsa cinsel eşinizi değiştirdiniz mi?
Para kazanmak için cinsel ilişkide bulundunuz mu?
Erkek erkeğe cinsel ilişki yaşadınız mı?
Prostat büyümesi, sivilce tedavisi, sedef hastalığı, kellik için ilaç alıyor musunuz?
Kulağınızı veya cildinizi deldirdiniz mi?

Formda, soruların tümünün doğru yanıtlanması uyarısı yapıldıktan sonra, “Kan yoluyla bulaşan hastalığı bildiğiniz ve bu durumu saklayarak başkasının hayatını tehlikeye soktuğunuz gerekçesiyle bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beş yüz gün adli para cezası ile karşı karşıya kalırsınız” ibaresi yer alıyor.

'Eşcinsellik' sorusuna Kızılay'dan yanıt
Kan verecek bağışçılara doldurtulan tanıma formlarının, Dünya Sağlık Örgütü ve Sağlık Bakanlığı tarafından zorunlu tutulan uygulama olduğu ifade edildi.
Türk Kızılayı’nın kan bağışçılarına doldurttuğu tanıma formlarında, tartışmalı olduğu öne sürülen bazı sorulan bugün basında yer bulmuştu. “AIDS kriterleri” adı altında sıralanan sorular arasında bulunan “Erkek erkeğe cinsel ilişkiye girdiniz mi?” sorusunun ardından “Eğer cevabınız ‘Evet’ ise lütfen kan vermekten vazgeçiniz” uyarısı yapılmasının rahatsız edici bulunduğu savunulmuştu.

Konuya ilişkin olarak Türk Kızılayı'ndan bugün yapılan yazılı açıklama şöyle:
Türk Kızılayı’nın “Güvenli ve Gönüllü Kan Bağışı Programı” kapsamında kan bağışı öncesi, bağışçılara doldurtulan tanıma formuna ilişkin, bazı basın organlarında olumsuz haberler yayınlanmıştır. “Kan Bağışından Vazgeçirten Sorular”, “Kızılay’dan Tuhaf Sorular” gibi başlıklarla yayınlanan bu haberlerin, kişi ve toplum sağlığı açısından son derece önemli olan, güvenli kan temini konusunda olumsuz algı yaratması sebebiyle açıklama yapma gereği duyulmuştur.

Türk Kızılayı, bağışçılardan aldığı kanı, dünya standartlarındaki laboratuvarlarında ciddi bir test sürecinden geçirir. Ancak, kan ürünleriyle buluşan bazı hastalıkların testler sonucu ortaya çıkmasını engelleyen, “pencere dönemi” olarak isimlendirdiğimiz bir dönem vardır. Bu dönemde, kandaki virüse yönelik antikorlar yeteri seviyeye ulaşamadığı için yapılan testte sonuç negatif çıkabilmektedir. İşte bu durumda, bir ön tanı yöntemi olarak bağışçılarımıza doldurttuğumuz formlar, güvenli kan temininin ilk aşaması olarak, hayati önem taşımaktadır.

Kan bağışçılarımıza yönelik uyguladığımız bu yöntem, Dünya Sağlık Örgütü ve Sağlık Bakanlığımızın, güvenli kan temini konusunda uluslararası standartlara uygunluk açısından zorunlu tuttuğu bu uygulamadır. T.C. Sağlık Bakanlığı’nın Kan Bankacılığına ait düzenlemelerinin yer aldığı Kan ve Kan Ürünleri Rehberi’nde kan bağışçısı seçimine yönelik esaslar yer almaktadır. Bu esaslarla hem kan bağışçılarının sağlığı hem de kanı alan tüm insanların transfüzyon yoluyla geçebilecek bulaşıcı hastalıklardan korunması amaçlanmaktadır. Bu sorgulama formundaki soruların doktor tarafından irdelenmesi yasal bir zorunluluktur ve bu formda yöneltilen sorular genel amaçla yapılan bir “anket” çalışması değildir.

Kan Bağışçısı Tarama Formunda yer alan soruların bir kısmı, kanda bulunabilecek hastalık yapabilecek virus gibi bulaşıcı etkenlere yöneliktir. Bu sorulardan bir tanesinde kan bağışçısının hayatının herhangi bir döneminde erkek erkeğe cinsel ilişkiye girip girmediği sorulmaktadır. Bu soru kişilerin cinsel kimliklerini sorgulamak amacı taşımaz ve bu kural tamamen risk değerlendirmesi üstüne uygulanmaktadır.
Kan bağışı sürecinde başka risk grupları da değerlendirmeye tutulurlar. Örneğin yasadışı uyuşturucu kullananlar ya da para karşılığında cinsel ilişkiye girenler, erkek ya da kadın olsun, HIV, Hepatit B ve C, HTLV gibi virüsleri taşıma riskleri toplumdaki diğer bireylere göre yüksek olduğu için kan bağışında bulunamazlar.

Belli ilaçları kullanan kişilerin de kullanılan ilaçların niteliğine ve süresine bağlı olarak kan bağışından belirli sürelerle alıkonulması gerekmektedir. Bu yüzden sorgulama formunda “Prostat büyümesi, sivilce tedavisi, sedef hastalığı, kellik için ilaç alıyor musunuz” sorusu bulunmaktadır.
Dünya Sağlık Örgütü ve Sağlık Bakanlığımızın, güvenli kan temini konusunda uluslararası standartlara uygunluk açısından zorunlu tuttuğu bu uygulamaların Türk Kızılayı tarafından titizlikle uygulanması sonucu, ISO 9001:2000 Kalite Yönetim Sistemi, Joint Commission International (JCI) Tıbbi Laboratuvar Akreditasyon ve ISO 15189:2007 Tıbbi Laboratuvarlarda Kalite ve Yeterlilik İçin Özel Gereklilikler standartlarına uyum sağlamıştır. Bu uygulamalar sayesinde, bağışçılardan elde edilen kan ürünlerinin hastalık taşıma riski milyonda 3’e indirilmiştir. Bu oran dünya standartlarının çok altında bir riski ifade etmektedir.
Türk Kızılayı uygulamaları, gönüllü bağış ve bu gönüllülerde bilinçli, sürekli ve düzenli kan bağışçısı oranını yükseltmek üzerinedir. Kan bağışı öncesinde, bilgilendirme ve sorgulama işlemi mutlaka yapılmakta ve fizik muayene sonrasında uygun görülenler kabul edilmektedir. Bu konuda tek yetkili hekimlerdir ve kan bağışı görüşmesi sırasında bütün yazılı beyanlara rağmen kan bağışçısının ifadelerini şüpheli bulmaları durumunda kan bağışını reddetme özgürlüğüne sahiptirler. “Kan Bağışı Sorgulama Formu” Sağlık Bakanlığı tarafından kan bağışçılarının doldurması zorunlu olan standart bir form olarak ülkemizdeki tüm kan bağışlarında doldurtulmakta ve buradaki sorular hekime, kan bağışçısının seçimi noktasında yol göstermektedir. Burada sorulan sorular hekimler tarafından kanunen sorulması mecburi olan sorulardır ve hekimler bu konuda soruları sormama tercihi kullanamazlar.

Türk Kızılayı Kan Merkezlerinde kan ve kan ürünlerinin test edilmesinde uluslararası kabul görmüş kitler ve cihazlar kullanılmaktadır. Tarama ve doğrulama testlerinde kullanılan kitler uzun yıllar Avrupa Kan Banklarında kullanılmış ve kullanılmakta olan Avrupa menşeili kitlerdir. Kullanılan tüm kitler, Ulusal Kan ve Kan Ürünleri Rehberi’nde belirtilen niteliklerdedir. Enfeksiyöz testlerin uygulanması ile pozitif bulunan kan bağışçısı ve bu bağışçının kan ve kan ürünlerinin yönetimini tanımlayan algoritmalar Sağlık Bakanlığı Kan ve Kan Ürünleri Rehberinde yer alan öneriler doğrultusunda hazırlanmış ve uygulanmaktadır. Ülkemizde Kan Bankacılığında taranması zorunlu testler, HBsAg, Anti-HCV, HIV1/2 Ag+Ab, Sifiliz şeklindedir.
Kan bağışı ile ilgili olarak, ciddi bilgi ve algı eksikliğinden kaynaklanan ifadelerin basın organlarında olduğu gibi yayınlanması, Kızılay’ın son yıllarda büyük bir titizlik ve dikkatle, güvenli kan temininin gönüllü ve düzenli bağışçılardan temin edilmesi yönünde yürüttüğü projenin güvenilirliğine zarar vermektedir. Türk Kızılayı’nın ya da konunun uzmanlarının görüşüne başvurulmadan, üretilen bu tip haberlerin kitle iletişim araçlarında yayınlanması, mevcut ve potansiyel kan bağışçılarını olumsuz etkilemekte, toplumda kan bağışı konusunda onarılması güç, olumsuz algılar yaratmaktadır.
Kişi ve toplum sağlığı için büyük öneme sahip bu konuyla ilgili kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi yoluyla Türk Kızılayı’nın güvenli kan temini çalışmalarına destek olacağınıza inanıyoruz.
Kamuoyunun bilgisine saygılarımızla sunulur.

alıntı

Starz’dan gelen TAHRİK

 İnternetten Türkçeye çevrilmiş ve şuan yayından kaldırılan “camelot” adlı diziyi izlerken fark ettiğim ve gözüme sert gelen daha doğru aşırı gözüken bir erotizm çarptı. Acaba benden mi kaynaklanıyor derken yorumlarda diziyi izleyen birkaç hatta hatırı sayılır bir izleyici grubunun bu yönde yorum bıraktığını fark ettim. Ve gözüme ilişti kanal isminden kanalı hemen hemen her dizisinde erotizm noktaları yerleştirdiği.

Açıkçası bir iki nokta tamam desende üçüncüsü olmuyor daha doğrusu olmasa da olur diyeceğimiz.
izlediğim dizide ardından ufak araştırmamda fark ettiğim “spartacus”da da ve aynı kanalın diğer dizilerinde buram buram kokulu erotik noktalar bulunması beni şaşırttı.
Artık bilemeyeceğim kanal izleyenleri seksomanyak mı sanıyor yoksa fazla mı reyting kaygısı var çözemedim. Gerçi yayınlanan ülkelerde çoğunlukla bu cinsel açlığın doyduğu görülse de büyük ihtimal "ünlüler nasıl sevişiyor" mantığıyla izleyenleri düşünüp bu açlıklarını gidermeye çalışıyorlar. Ve diğer konu reyting te ise pek Türk usulü reyting kaygısı taşıdığını düşünmediğimden yok sayıyorum.
Bunları fark edip daha yabancı dizi kültürü olan dizi izleyenlerinin yorumlarını okuyup birde bir kısmıyla görüşünce bu kanalın genel felsefesi kanısıyla bazı soru işaretleri oluştu aklımda. Bir düşünsenize ilk dizi teklifi almışsınız ama yöneticileri senaryoda tuhaf şekilde bir seks noktaları koyup inadına seviş diyor. EEE öğrendiği ve duyduğun şey sanatçı yapar, gerekirse soyunur mantığıyla seviştin birde bunun tüm ülkenin hatta ülke sınırlarında kendi dillerine çevrilmiş “HD platformda” yayınlanmış versiyonlarıyla dünyanın izlediğini düşünsene. Ben oynanmamda diyemezsin şimdi ne de olsa ilk dizin. Neyse artık oynayan düşünsün diyerekten son noktayı koyalım…
Kanalı izleyenlere iyi seyirler…

Birde söylemeden geçemeyeceğim sanırım “Şölen” de “starz” dan özenmiş olacak ki “biscolata starz” adında bisküvi üretiyor kanalın mantığıyla “seksi” erkeklere yer veriyor. Artık kim kimden taktik çaldı veya aynı firmamı bilemeyeceğim tek fark ettiğim ortak noktaları isim ve yürüttükleri pazarlama stratejisi…

yazı: gay'm magazine

DÜNYANIN BİLİNEN İLK EŞCİNSEL ERKEĞİ

Arkeologlar, Çek Cumhuriyeti’nin başkenti Prag’ın bir banliyösünde yaptıkları kazılarda dünyanın ilk eşcinsel mağara adamı olduğuna inandıkları bir iskelet buldu.

5 bin yaşındaki iskeletin Bakır Çağı’nda MÖ 2900-2500 yılları arasında yaşayan bir erkeğe ait olduğunu, ancak iskeletin bu çağda yaşamış kadınlara ayrılan mezarlardan birinde bulunmasının, bu erkeğin eşcinsel ya da transeksüel olma ihtimalini güçlendirdiğini belirten arkeologlar, bu erkeğin diğer kadınlar gibi çömlekleriyle ve takılarıyla gömülmüş olduğuna dikkati çektiler. Arkeologlar, iskeletin başının kadınlarınki gibi doğuya baktığını ve sol tarafa yatırılmış olduğunu da kaydettiler.

Bakır Çağı’ndaki cenaze törenlerinin çok ciddiye alındığını, bu erkeğin kadınların mezarına yanlışlıkla gömülme ihtimalinin bulunmadığına işaret eden arkeolog ekibinin lideri Kamila Remisova Vesinova, bu erkeğin büyük ihtimalle eşcinsel ya da transeksüel olduğunu söyledi.

Arkeolog Katerina Semradova da basın açıklamasında, arkeologların daha önce de benzer bir vakayı ortaya çıkardıklarına değinerek, Mezolitik dönemden bir kadın savaşçının bir erkek gibi gömüş halde bulunduğunu bildirdi.

Bakır Çağı’nda erkekler geleneksel olarak sağ taraflarına ve başları batıya bakacak şekilde gömülüyor. Bacakları dize çekilmiş ve kolları kavuşturulmuş haldeki erkekler, mezarlarına silahları ve aletleriyle birlikte yerleştiriliyor. Ölenin aç kalmaması için mezarına yiyecek de bırakılıyor.

Erkeklerin tam aksine gömülen kadınların mezarlarına da çömlekler, dişten yapılmış kolyeler ve bronz küpeleri bırakılıyor.

alıntı


Zaten hemen yapıştırın yaftayı!

Evet iyi ki geçmişten bir kaç kare "gay"imsi bir şeyler çıktı. Ertesi sabah daha olmadı saçma sapan bir çok magazın ve sözde gazeteler yaftayı bastı bile "KIVANÇ GAY" hadi dediğiniz itam doğru NE OLACAK?
Neymiş efendim Fransız bir gay dergine kapak olan bu yakışıklı bay neden olmuş?
Sen neden haber yaptın? Sende gay savunucusu musun? Yani adam parasına bakmış illa kapakta ki veya resimde ki şahışlar gay mi olmak zorunda.
Tabi malzeme bulundu ohhh sözlükler ayakta. Gerçi onlara bu tür şeler gerek duyulmadan kendilerince adamı yargılayıp infaz bile yapıyorlar ya hadi neyse!
Sizde bir gün eğer gay yada lezbiyen hadi Türkiye'ye göre iyi şartlarda alay konusu olursanız şaşırmayın sözlük diyor ise doğrudur!


"KIVANÇ GAY DEĞİLİM DEDİ PEKİ NEDEN ÖYLE POZ VERDİ?"
Ahh Kıvanç azcık gözünü kaldırsan da bu ve bunun gibileri okusan yazsan ha neden Gay değisinde böyle pozlar veriyorsun ha! Hadi söyle bak ULUDAĞ SÖZLÜKTE Kİ abimiz ablamız soruyor...

"KIVANÇ TATLITUĞ'UN GAY GİBİ POZ VERMESİ
başta kendisine hayran ve onunla evlenmeyi hayal eden sivilceli kızları ve kokona kadınları üzmüş durumdur. erkek dediğin adam gibi pozlar vermesi gerekirken bu kişi bir garip pozlar vermiş ve kafada tereddütler oluşturmuştur"

LİNK:http://www.uludagsozluk.com/k/k%C4%B1van%C3%A7-tatl%C4%B1tu%C4%9F-un-gay-gibi-pozlar-vermesi/

Buyrun ULUDAĞ sözlükte açılan sayfada ki sayfayı açan arkadaşın yazıkları .
Hayır ne burada ineternet gibi özgür ortamı kısıtlamak amaçlı ki buna hakkım yok diyorum nede Kıvanç Tatlıtuğ'un saçma ve gereksiz avukatlığını yapıyorum. Sadece anlamsız ve vakit kaybı olan milletin yatak sohbetini daha değerli olan vaktimizle seksomanyak misali zırt pırt millete Gay demekten vaz geçelim diye dile getiriyorum...

Başta medya ardından biz çok çağdaş ve uygar olduğumuzu Üniversite okuyarak çok farklı kafalara sahip olduğunu idda eden Türk gençleri olarak bu saçmalıkları bir kenara bırakıp daha ele avuca gelen işlerle ilgilenmeli.

Buyrun o fotoğraflar;
(Adam gay işte bak nasıl poz veriyor)

bir defile çıkışı çekildiği poz gay olduğu
iddasını daha da güçlendirdi
Fransız gay dergisinden Fransız ajamsı tarafından
haberi olmadan verilen o pozlardan biri








yazı: gay'm magazine


 

Ana Sayfa

Hakkımda

İletişim

gaymmagazine@gmail.com